AKILLI
KÖY'DE

°

%

HABER AKIŞI

Vodafone Akıllı Köy ile ilgili en güncel
gelişmeleri keşfedin.

Tarımda Yanlış Uygulamalar Bilgisizlikten Kaynaklanıyor
02-11-2019

Tarımda Yanlış Uygulamalar Bilgisizlikten Kaynaklanıyor

Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Coşkun Yıldırım, Gelecek Araştırmaları Enstitüsü' nde Gelecek Araştırmaları Vakfı' nın düzenlediği programa konuşmacı olarak katılım sağladı. 

Programda katılıcımlara Tabit Akıllı Tarım Teknolojilerinin çalışmaları  hakkında detaylı bilgi veren Yıldırım, tarım sektöründe teknoloji ile katedilebilecek ilerlemeyi fark ettiğinden bu yana yürüttüğü projeleri paylaştı. 

Yıldırım; dünyadaki gıda ihtiyacının 2050 yılında bugünkü seviyeden yaklaşık yüzde 60 daha fazla olacağına işaret etti. Küresel ısınma seviyesinin kritik seviye olarak belirlenen 2 derecenin altında seyretmesi gerektiği; aksi halde 2030 yılında 122 milyon insanın açlıkla yüz yüze geleceği uyarısına yer veren Yıldırım bunun önüne geçebilmek için Tarım ve Teknolojinin birarada olması gerektiğine dikkat çekti.

Dünyada artan gıda fiyatlarına da değinen Yıldırım, ısıya dayanıklı tohum çeşitliliğiyle birlikte toprak verimliliğin artırılması halinde tarımda verimliliğin artacağı; bunun da dolaylı olarak gıda fiyatlarının düşüreceği belirtiliyor.

Tarımda teknoloji kullanımı ve verimlilik üzerine etkisi hakkında çalışmalar yürütmekte olan Tabit A.Ş. YK Başkan Yardımcısı Coşkun Yıldırım katılımcılar ile tarımda teknoloji uygulamalarını ve Türkiye’de tarım sektörünün sorunlarını konuştu.

Türkiye’de tarımda bilgi odaklı teknoloji uygulamalara geçişte, Avrupa Birliği ve ABD’deki iyi örneklerle kıyaslandığında, henüz yeni yeni adım atıldığına dikkat çeken Yıldırım, günümüzde artık teknolojinin tarımla entegre olduğu ‘’Connected Agriculture’’ kavramının öne çıktığını belirtti.

Coşkun Yıldırım, teknolojiyi kullanarak üreticiyi bilinçlendiren ve arazi verimliliğini artıran uygulamalar içeren Connected Agriculture sayesinde, tarımsal verimliliğin artacağına dikkat çekti. Bu kapsamda örneğin bir arazide ne zaman, hangi iklim şartları oluştuğunda ne ölçüde gübre kullanılması gerektiğinin teknolojiyle belirleneceğini ifade eden Yıldırım, bu tür uygulamaların ABD, Avrupa ve Uzakdoğu’da olumlu sonuçlar verdiğini ekledi. Yıldırım Kaliforniya’daki badem üreticilerini bu kapsamda örnek vererek şunları kaydetti:

Dünyanın en önemli üreticisiyiz ancak tarımda yapısal sorunlarımız devam ediyor

Tarımda en kritik unsurun iklim olduğunu kaydeden Yıldırım, iklim değişikliğiyle beraber ani hava olaylarının çok sık yaşanmaya başlanmasının tarım sektörünü önemli ölçüde etkilediğini ifade etti.

‘’Türkiye iklim ve ürün çeşitliliği açısından çok bereketli bir coğrafyada yer alıyor. Fındık, kiraz, incir, kayısı üretiminde dünyada birinciyiz. Karpuz, salatalık, nohut üretiminde dünya ikincisi, domates, patlıcan, fıstık, yeşil biberde dünya üçüncüsüyüz. Ancak ülkemizde bu kadar verimli topraklara sahip olmamıza rağmen tarım sektöründe çok fazla yapısal sorun söz konusu’’ diyen Yıldırım, bu sorunların başında düşük verimliliğin ve tarımda hala eski yöntemlerin kullanılmasının geldiğini belirtti:

‘’Tüm dünyada işgücü, ekonomik verimi daha yüksek alanlara ve sektörlere kayıyor. Bir başka deyişle tarımda bu anlamda yapısal bir dönüşüm söz konusu. Bu dönüşüm AB ülkelerinde gerçekleştirilmiş durumdayken Türkiye henüz bu dönüşümü gerçekleştiremedi. İngiltere örneğini verecek olursak İngiltere 65 milyonluk bir ülke, nüfusun yüzde 1,5’u tarımda istihdam ediliyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 20, bu da altı milyonluk bir nüfus anlamına geliyor. Türkiye’de tarımda istihdam edilen nüfusun toplam gayri safi milli hasılaya katkısı yüzde 10 gibi son derece düşük seviyede gerçekleşiyor. Oysa istihdamın beşte biri tarımda çalışıyor. Bu da başta belirttiğimiz verimsizliğin önemli bir göstergesi’’.

Tarımda yanlış uygulamalar bilgisizlikten kaynaklanıyor

2001’den bu yana Türkiye’de tarım sektörüne dair pek çok saha çalışması gerçekleştirdiklerini ve 2000 Köy’ de üreticilerle bizzat görüşmeler yaptıklarını kaydeden Yıldırım, bu çalışmalara dair gözlemlerini şöyle aktardı:

‘’Ülkemizde tarım sektöründe çok fazla istihdam olduğu için kişi başına düşen gelirin çok düşük olduğunu görüyoruz. Tarım arazilerimizde çok fazla makine kullanmıyoruz. Bunun sebeplerinden biri de arazilerin çok küçük ölçekli olması. Türkiye’ de işletme başına düşen ortalama arazi büyüklüğü 6 hektar civarında. AB ülkelerinde araziler 3 kat, ABD’de ise 25 kat daha büyük. (Türkiye’de ortalama büyüklük 6 ha, AB’de 16 ha, ABD’de 175 ha civarında) Dolayısıyla bu ülkelerde tarımda daha fazla makineleşme ve istihdamda daha az insan gücü kullanımı söz konusu. Ayrıca dünyanın hiçbir yerinde bizde olduğu kadar yüksek girdi maliyetleri yok. Dolayısıyla Türkiye’de tarım sektörü bu sorunlarla uğraşırken mekanizasyona geçişte hala sorunlar yaşanıyor. Buna bağlı olarak ucuz işgücü olarak görüldüğü için tarımda insan kaynağı daha fazla kullanılıyor’’.

Çiftçilerin maksimum hasatı elde etmek adına gereğinden fazla kimyasal madde kullanmak ya da suyu çok fazla kullanmak gibi yanlış tarım uygulamalarına yöneldiğini aktaran Yıldırım sözlerini şöyle noktaladı: ‘’Çiftçiler ekmek kapısı olarak gördükleri topraktan maksimum kazanç sağlamak istiyorlar. Ancak sürdürülebilir tarım söz konusu olduğunda bu uygulamaların sürdürülemez olduğu açıkça görülüyor. Tüm bu koşullar düşünüldüğünde, ‘Üretici nasıl bilinçlendirilir? Sürdürülebilir tarım için teknolojiden nasıl yararlanılabilir?’’ gibi sorular bugün her zamankinden daha fazla önem kazanıyor’’.